6 Ocak 2017 Cuma

Hadisler ve Kur'an

Dükkanı açasım geldi sıkıntıdan. Ben de açtım. Geçen bana bir arkadaş bu yazıyı göstererek "Hadislerin dinde acaba yer tutar mı ya?" şüphesine girdim dedi. Ben de arkadaşa özel cevap yapacaktım buraya dökeyim dedim. Evvela o ayetleri not alın, ben de yazıda olan sırasıyla bu ayetlerin cevabını Kur'an'dan vereyim. 

"İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan (Kur’andan) ve Resulünden (Sünnetten) anlayın!"- Nisa 59

Buna başka meallerden bakalım bir de ;

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan yöneticilere de itaat edin. Birşeyde anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah'a ve Peygambere havale edin-eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Bu daha hayırlıdır; neticesi de daha güzeldir." - Nisa 59 - Ümit Şimşek meâli

"Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir." - Nisa 59 - Ali Bulaç meâli

"Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur." - Nisa 80

"Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik." - Nisa 80 - Yaşar Nuri Öztürk meâli

"Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, Biz seni onların üzerine bekçi göndermedik." - Nisa 80 - Ümit Şimşek meâli

"Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının." - Haşr 7

"Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir." - Haşr 7 - Yaşar Nuri Öztürk meâli

"Allah'ın, fethedilen ülkeler halkından Resulüne nasip ettiği mallar Allah'a, Resulüne, Peygamberin yakın akrabasına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Böylece, o malların, sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir servet halini alması önlenmiş olur. Peygamber size ne verdiyse alın; neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın cezası pek çetindir." - Haşr 7- Ümit Şimşek meâli

"Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir." - Nisa 113

"Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür." - Nissa 113 - Yaşar Nuri Öztürk meâli 


"Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür." - Nisa 113 - Ali Bulaç meâli

Gördüğünüz gibi aynı Ateist mantıkla "Ayet kırpma" var. Oralar konuyla alakasız der sorsanız da bu vatandaşa. Ayrıca aldığı meale de baktım arkadaşın pek sağlam bir meal değil haliyle... Bana bu tip ayetlerle çok geliniyor. Gelen arkadaşlara da toptan bir cevap vereyim.

Haklı bir eleştirisi vardır bu tipin o kadar. Nisa 113'de Kitap ve hikmet aynı anda Kur'an değildir. Peki hikmet bu ayetler olamaz mı? Bence çok net bir cevapla, olabilir!

"Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında. Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. Sidreyi örten örtmekte iken, Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü." - Necm 13, 14, 15, 16, 17 ve 18

Hadisçi arkadaşlar buna da Miraç derler. Çok kısa cevap vereyim. Surenin ilk 3-4 ayeti "Muhammed peygamberin Kur'an'ı kendisinin yazmadığına", 5-13 arası da "Muhammed'in Cebrail'i" gördüğüne net atıflardır. İnanmayan mealinden baksın.

Bu Miraç değildir. Bu ayetlerde Muhammed peygamber vahiy alırken test edilir ve testten geçer, testten geçtiğini de 17. Ayet olan "Göz ne kayıp şaştı, ne azıp haddi aştı" kısmından anlayabiliriz. 18. Ayette Hz. Muhammed bir "Hikmet" görür! Bu hikmet, o hikmet olabilir gayette! 

O yüzden her "Hikmete" "Hadis" diye atlamayın. Kur'an'da bunun gibi mevzular da var totomdan atmıyorum bal gibi Allah'ın ayeti. 3-5 "Resul'e itaat" ayetini görünce çoşmayın. Onun cevabı da var, al sana bu denklemi sağlayan ayet

Denklem ; Hz. Muhammed'e itaat = Kur'an'a itaat = Allah'a itaat

Denklemi sağlayan ayet ;

"Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir." - Fetih 10

Madem Hikmet = Hadisler size göre o zaman burada peygambere biat eden nasıl "Ancak Allah'a biat" edebilmekte? Hani bu hikmet hadislerinizdi, yüce Allah öyle demiyor ama ki arkadaş da şöyle bir cümle kullanmış yazısında ;

Bunun gibi çok ayet var. Kitap ve "hikmet" aynı şey olamaz. Aynı şey olsa, sadece "kitap" derdi. Kitap (Kuran), Hikmet (Hadisler) anlamına gelmektedir.

Oldu canım Allah Kur'an'ı yazarken sana soracaktı ya değil mi? Bu tipler böyle maalesef. Biz peygamberi de "Devre dışı" bırakmıyoruz. Bizzat peygamberi bütün iftiralardan koruyoruz ve dini yalnızca Allah'a özgülüyoruz. 

Bir de "Hakem ayeti" atmış ona da cevap vereyim. Sonra da "Helal-Haram" ayetine cevap vereceğim.

"Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar." - Nisa 65

Ayetin tamamı da bu ;

"Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar." - Nisa 65

Oğlum bir ayeti de kırpma ya! Her neyse cevap ayeti gelsin.

"Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma." - En'am 114

"Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir." - Maide 44


Bak ayetin sonunda ne diyor Allah "Ayetlerimle hakemlik yap" diyor ve başında da Tevrat'dan İncil'e dek Hz. Musa, Hz. Harun ve İsa'ya dek gelen tüm peygamberlerin de "Tevrat" ile hakemlik yaptığını söylüyor Allah. Resul'e itaat nasıl hadis oluyor o zaman hadisci arkadaşlarım?  

Ayrıca En'am 114 ayeti ne demek? Kastedilen hakem = Kur'an demektir, Allah'ın ayetlerine göre peygamber bir izahat veriyor demektir. Tevrat'da zamanında İncil'e dek "Hakem" olmuş bunu da Maide 44 izah etmektedir. Yani hüküm veren sadece Allah demektir. Aynı bu ayete uyduğum gibi ;


"O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar." - Yusuf 40

Benzer ayetler için bakabilirsiniz ; En'am 57, En'am 62, Maide 49, Kehf 26

Helal, Haram kısmına gelelim. 

"Onlar, ellerindeki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî nebî olan Peygambere uyanlardır. Peygamber ise onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır, temiz şeyleri onlara helâl eder, pis şeyleri haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır yükleri ve bağları kaldırır. Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla indirilmiş olan nura uyan kimseler, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir." - A'raf 157

Peki peygamber nasıl "Helal ve Haram" koyabiliyor? İşte böyle koyabiliyor ;

"Ey Muhammed! Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Size temiz ve hoş olan şeyler helal kılındı." - Maide 4

Yüce Allah son peygamber ve son elçi olan Hz. Muhammed'in bu yetkisini ya bizzat kendisi vahiy ile açıklar, ya da elçisinin lisanıyla açıklar.

Helal ve haram kılma Allah’ın hakkı olduğuna göre, burada Peygamber’de helal ve haram kılar denmesi ancak, temiz ve pis şeyleri Allah’ın Rasûlüne öğretmesi, onun da onların helal ya da haram olduğunu açıklaması anlamındadır. Yani burada Hz. Muhammed'e ayette verilen "Peygamber ise onlara iyiliği emreder, onları kötülükten sakındırır, temiz şeyleri onlara helâl eder, pis şeyleri haram kılar, daha önce üzerlerinde bulunan ağır yükleri ve bağları kaldırır." yetkisini kendi kafasına göre değil, Allah'ın yetkisi ve izni doğrultusunda koyduğu anlamına gelir. 

Burada dikkat edilmesi gereken nüans ise budur. Yüce Allah, helal ya da haram kılmasını doğrudan değil de, dolaylı olarak helal ya da haram kılmıştır. Çünkü bir şeyin temiz ya da pis olduğuna karar veren de yine Allah’tır. Peygamberin burada "Haram, helal kılabiliyor" olması yine tebliğ görevine denk gelmektedir. Çünkü izni ve yetkiyi veren merci şüphesiz ki yüce Allah'dır ve bu da Kur'an'ın bu ayetleriyle oldukça enfes örtüşür.

"Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" - En'am 50

Benzer ayetler için bakabilirsiniz ; A'raf 203, Ahkaf 9

Yine dikkat edecek olursanız Allah buna da "Tevrat ve İncil"den örnek veriyor tıpkı yukarıda hakemlik kısmına cevap verdiği gibi, aynı cevabı vermektedir. Peki neden ben her şeye Kur'an diyorum biliyor musun? Evvela Allah'ın sözüdür bu sözler, içinde yanlış, kusur, tutarsızlık olması mümkün değildir. İşin içine "İnsan eli" değerse o zaman tutarsızlık kısmı deliniyor.

Ayrıca da din bu, şakası olmayan bir olay. İşin öbür tarafı var. İnancımı şahsen ben Kur'an'dan 200 yıl sonra çıkan ve kulaktan dolarak gelen "Hadislerle" şekillendirmek mantık hatasıdır. Çünkü kaynağı rivayet. Yani somut ve ispatlanabilir bir argüman değil. Oysa Kur'an'da en az 70 kere "Aklet, akletmez misiniz, düşünmüyor musunuz?" vurguları vardır. Bu her ne olursa olsun, Kur'an'a uygun hadis olsa bile bir nevi Allah'a zıt gitmektir. Bak sen Allah'sın, sen here şeye kadirsin, sen en mükemmel ve sen en kusursuzsun ama ben dinimi senin kusursuz kitabınla değil, rivayet ile şekillendiriyorum. Bu ne yaman çelişkidir şimdi?


Her neyse, bu konuda yüce Allah'ın görüşünü kitabındaki bir ayet ile alalım mı? Bence alalım. Yüce Allah buyurur ki ;

"Onlar sana ne zaman bir misal getirecek olsalar, Biz sana gerçeği getirir ve en güzel açıklamayı yaparız." - Furkan 33 

Buna "Ahsena Tefsir" denir. Yani Kur'an'ın kendi kendisini tefsir etmesi. İşte bizim mantığımız budur. Eğer sen bir görüş veriyorsun 5 ayet ile, bunun geri kalan 6231 ayet ile dışlanmamış olması gereklidir. 6230 ayette sıkıntı yok ama 1 ayette bile sıkıntı varsa, işte orada ben dikilirim karşına. Ahsena tefsirin gelişi de bizzat ayetin içinde geçer Furkan 33. ayetinin içinde ki "En güzel açıklama kısmı arapça da Ahsena tefsirdir." yalan diyen varsa al sana ayetin arapçası ;

"Ve lâ ye’tûneke bi meselin illâ ci’nâke bil hakkı ve ahsene tefsîrâ(tefsîren)." - Furkan 33

Bu ayet bizzat der ki ; En güzel yorum bana aittir. Öyleyse dinde bir şey ararken, benim kitabım size yeter! Daha güzel argümanlarsa Furkan Mekki bir suredir. Yani Mekke'de inmiştir ve 42. Ayettir iniş sırasına göre, yani en baba hükümlerin olduğu ; Bakara, Nisa, Ali İmran ve din hakkında son şeklin verildiği Maide'den çok önce inmiş. Furkan'ın anlamı da bu ayet ile paralel düşününce cuk oturacak. Furkan, "Ayıran" demektir ki Furkan, "Hak ile batılı ayıran" demektir. Yani Kur'an'ın isimlerinden de bir tanesidir. Bu paralelde düşündüğünde taşlar öylesine güzel oturuyor ki. 

Kur'an'a uygun hadisleri bir "Atasözü, öğüt" olarak almakta gram sakınca yok. Lakin asla bir "Dini kaynak" olarak alamazsınız. Allah kuluna yetmiyor dersiniz o zaman ve yukarıdaki tutarsızlık ortaya çıkar ki, ateistlerin büyük çoğunluğu "Ayetleri" değil, "Hadislerden" ekmek yemekteler haksız da değiller. Dinden döneni öldürün diye hadis var en güvenilir hadis kaynağında...

Ha keza, Cübbeli denen şarlatan 1 hafta evvel "Satranç günahtır, domuz eti ile denktir. Bakanın bile sevapları silinir." dedi. Nereden dedi? Cevap, hadis!





Hadisleri böyle, "Dini kaynak" olarak alırsan Allah sana bunları der, ben demiyorum bak Allah diyor. Bu ayetleri bizzat Cübbeli adına da ve onu takip edenler, hatta bütün tarikat, mezhepçi olan herkese ve uydurma her hadisi kabul eden bizzat hediye ediyorum! Çünkü bunu Allah size diyor, bana değil. Yüce Allah buyuruyor ki ;

"Ehlikitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dînar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmîlerin, bizim aleyhimize yol bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler. İş öyle değil! Kim ahdine vefa eder, takvaya sarılırsa hiç kuşkusuz, Allah takvaya sarılanları sever. Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini basit bir bedel karşılığı satanlar var ya, işte onlar için âhirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmayacaktır, kıyamet günü onlara bakmayacaktır, onları temizleyip arıtmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler." - Ali İmran 75, 76, 77 ve 78

Günümüzün dincilik anlayışı budur özellikle altını çizdiğim son ayet. Hadisler işte böyle ucu açık bir tehlikedir maalesef. Peki bunları peygamber mi söyledi? Cevap, hayır! Söylemediğini nereden biliyorsun? İşte bu ayetlerden. Ayetleri de tek tek izah edeceğim. Ayetlere ikna olmayanlar tüm sureyi okuyabilir bu linkten.

"O çok şerefli bir elçinin getirdiği sözdür." - Hakka 40 = O sözden kastı da Kur'an'dır. Surenin tamaını okursanız bunun Kur'an olduğunu görmeniz hiç zor olmaz.

"Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz?" - Hakka 41 = Kur'an Allah'ın katındandır, bunu Muhammed uydurmamıştır.

"Bir kâhinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?" - Hakka 42 = Muhammed sadece peygamberdir. O bunu uyduracak kadar kahin falan da değildir! Söylediklerini biraz araştırın.

"Âlemlerin Rabbi'nden bir indiriştir o." - Hakka 43 = Yoruma kapalı. Bilal oğlan bile anlar.

"Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi," - Hakka 44 = Eğer bazı sözleri, ben demişim gibi "Dini Kaynak" olarak gösterseydi...

"Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık." - Hakka 45 = Yoruma kapalıyız yine anacım.

"Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik." - Hakka 46 = Yine kapalıyız.

"Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız." - Hakka 47 = Hiç kimse de bunu engelleyemezdi.

Yoruma bile gerek yok bu ayetlerin aslında. Hz. Muhammed Kur'an'a aykırı konuşamaz eğer konuşursa akıbeti budur. Kur'an'a uygun hadisleri de şahsen ben "Dini Kaynak" olarak almam. Dinim kusursuz olmalı, insanüstü olmalı, tutarlı olmalı, mantıklı olmalı. Bunu sağlayacak tek şey de, Allah'ın ayetleridir. Başka hiçbir çıkar yoktur. Peygamberler bile bir konuda hüküm verirken "Kitaplarda yer alan hükümlere" göre hüküm vermiştir. 

Elbette her peygambere bir takım mucizeler verilmiştir. Dolasıyla tek yol sadece Kur'an'dır. Kur'an ile yukarıda dediğim gibi peygamberlerimizden olan Hz. Muhammed'i devre dışı bıraktığımız yok. Onun elçiliğini bütün rivayetlerden koruyoruz ve onun sünnetinin Kur'an'da bol bol bulunduğunu söylüyoruz. Bu nasıl Hz. Muhammed'i devre dışı bırakmaktır? Hz. Muhammed'in bile ahirette şikayeti ne olacak biliyor musun, her peygamber de hesaba çekilecek ve hepsi toplumlarından şikayette bulunacaktır ki bunu da Hz. Muhammed'in şikayetinden anlıyoruz. İşte bunun ayeti ve son peygamber olan Hz. Muhammed'in şikayeti ;

"Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz." A'raf 6

"Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." - Furkan 30 

Bu yazı bitince otur ve düşün. Al Kur'an'ı tekrardan Hakka suresini, Furkan suresini falan oku ve düşün. Allah'ın emrettiği gibi, düşün!

"Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi? "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi? Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?" - Yasin 60, 61 ve 62


Haydi eyvallah. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder