2 Nisan 2017 Pazar

Ateist Argümanlara Yanıtlar 3

Selamın aleyküm. Bu seriye tam gaz devam. 2 günlük aranın ardından sizlerleyim.

Serinin 1. yazısını buradan okuyabilirsin.

Serinin 2. yazısını buradan okuyabilirsin.

Sırayla gitmeni şiddetle tavsiye ederim. 

1. Argüman = Allah Kaldıramayacağı Bir Taş Yaratabilir mi ya da Allah yapamayacağı bir şeyi yaratabilir mi? 

Cevap = Bir kere sorunun soruluş şekli yanlış. Çünkü bir şeyin "Yapılamayacak" olması ve bunun yapılamayacağını bile bile yapılmış olma ihtimalinin düşünülmesi, bu "Yapılamayacak" olan eylemin "Yapılamayacak" olmasın bile bile karşıdan bunu yapmasını beklemek. Mantıksal açıdan çok ciddi hatalar içeren bir sorudur ve soru, daha kendi içinde çelişkilidir. Buna ancak, benim bu soruya cevpa ölçütüm "Mantık kurallarından bağımsız" derseniz o zaman bu soruyu sorabilirsiniz. Bu sorunun bu ölçüt içerisinde de 2 adet cevabı var.

Cevaba ek olarak 1. Cevap = Mantığı yaratan Allah, böyle bir mantıksızlığı da yapar ve kendisinden hiçbir şey eksilmez cevabıdır. İtiraz da edilemez. Çünkü "Mantığa aykırı bir soru sormayı" kabul edebiliyorsan ve de samimiysen o zaman "Allah da öyle bir mantık yaratır ki, bu mantık içinde her şey geçerli ve mantıklıdır." cevabını da kabul etmen lazım.

Cevaba ek olarak 2. Cevap = Kaldırma eylemi fiziksel bir eylem olduğu için, buna Fizik ile cevap vereyim. Bu kuvvet, doğal olarak bir enerji eforu gerektireceği için, "m" kütleli bir cismi yaratmak için meşhur formül olan, E = m.c2 (C'nin karesi) olarak enerji gereklidir. Kare'yi yapamadığım için bağışlayın bu arada. Bu kütle de "1 kg"olan bir kaya ise bunun için bile 10'un "17. Kuvveti" kadar yani 10 üzeri 17'lık bir enerji gerekir. Ancak bu konuda hiçbir mesafe kıstası konulmadı. Buna en mantıklı izahat olarak, kendi boyutuyla karşılaştırılabilir bir mesafe hareket ettirilmesi olarak alınabilir. Yer çekim alanında yapacaksa eğer bu eylemi bunun için gereken enerji, yaratması için gereken enerjiden çok çok küçük bir enerjidir. O zaman bu cismi yaratabildiğine göre, bu cismi rahatlıkla hareket ettirebilir ve de kaldırabilir.

Dediğim gibi soru mantıksız bir soru. Ancak mantığı da ölçüt olarak kabul etmiyorsak, bu 2 cevaptan herhangi birisi size yetecektir. 1. Cevabı genelde kabul etmeyeceğiniz için, Fizik cevabı koydum ki "Biliğğğğiim Biliğğeeem" ağınızdan düşmüyor ya. Alın size bilimsel bir ispat. Bilim ışığı da sizden yana değil dostlar Tanrı konusunda. Sadece kendinizi kandıracak basit düşünceler ve düz mantık ile ilerliyorsunuz. İşin gelişmiş ve komplike boyutlarında ise tamamen tutarsızlıklarınız zirve yapıyor. 

2. Argüman = Allah imtihan ederken bana mı sordu? Sorduysa neden ben bunu hatırlamıyorum?

Cevap = "Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz." - A'raf 172

"Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi." - Ahzab 72

Evet, hepimize sordu ve biz de salak gibi atladık. Ancak hatırlamıyoruz değil mi? İşte imtihan mantığından dolayı hatırlamıyoruz! Hatırlarsak "Kimin iyi, kimin kötü" olduğunu sınav ile ölçemezdik. Ayrıca bu "Özgür İrade" mottosuna taban tabana zıt olurdu. Çünkü gördün ve imtihan ediyorsun. Onu özgür iraden ve tamamen kendisinden bağımsız bir şekilde onu bulmadın. Onu gördüğün için ona iman etmiş olacaktın. Cevap fazlasıyla basit.

Hatırlamıyoruz ki, imtihan mantığına uygun bir şekilde geliyoruz. Bakalım kim "Özgür İradesini" ne yönde kullanacak? Bu imtihan ediliyor! Her Allah'ı bulan da cennete gitmeyecek buna daha önce bu yazımda değinmiştim.

Müşrikler ve Münafıklar da Allah'a inananlar olduğu halde cehenneme gidecekler. Bizim dinin yobaz ve hurafeci kesimi de, eğer sadece Kur'an'a yönelmeyip tevbe etmezse onlar da cehennemlik sen hiç merak etme. Onlar Huri beklerken, ateşten gömleği giyecekler orada. Sadece inanmak değil sınav. Sınav, inanmak ve inancında samimi olmak, inancın gerekliliklerini samimiyetle yerine getirmeye çabalamaktır. Allah adına kandırılmamaktır ve kandırılanları uyandırmaktır. Ben ne kadar insanları uyandırdım ama inşallah faydam olmuştur insanlara.

3. Argüman = Allah bilimsel olarak henüz kanıtlanmadı ve bizler bilim yolundan gidiyoruz

Cevap = Bu argümanda tamamen kendi kendisini içten yiyen bir sıkıntı var. Burada oynanan enteresan bir bilimcilik var çünkü. Şöyle ki yapılan bilgiye bakış açısının tanımı son yıllarda değişti. New Ateizm ve Dawkins zaten en çok buradan kaymak yiyor. O kısıma yazının en sonunda uzunca değineceğim. Bu yüzden her yerde "Biliğğmm, biliğğğiimm, bilimin ışığı kutsasın sizi, bilime emanet olun vb. " diyen tipler var. Bu tanıma göre "Bilginin ve gerçeğin tek kaynağı, fiziksel bilimdir ve fiziksel bilimlerce kanıtlanmayan şeyler anlamsızdır ya da bilinemez." olmuştur. Oysa tamamen safsatadan ibarettir bu durum! Alenen de "Sadece bilim senin önüne ne sunarsa, ona itaat etmelisin!" böyle saçmalık mı olur oğlum ya! Çünkü sorgularsan da karşına bu fiziksel bilimin gerçekleri çıkacaktır ve fiziksel bilimler 5 duyumuz ile şahitlik edilebilinen delillerdir.

Böyle sığ ve yüzeysel görüşler, senin ile Allah arana bir perde çekiyor. Allah'ı anlamak yerine "Niye peygambere şu kadar kadın, niye o toplum helak" gibi oldukça basit ve 3-5 ayetlik mevzuları 600 ayetlik mevzu gibi sorun yapıyoruz, Sonra da sağımızı solumuzu göremiyoruz. New Ateizm işte budur! Ayrıca bu insanlar kendilerine yapılmak istemeyen bir mevzuda öne sürdükleri ajitasyonları ve insana ait bütün ahlaki değerleri savunurken hiç fiziksel bilgi ve materyalist bakış açısı demiyorlar. Hayırdır hani nerede fiziksel bilgi? Ahlaki değerlere gelince Multiverse Teorisine niye danışmıyoruz? 

Branşı değil ve alakasız diyorsun içinden. Ancak siz demiyor musunuz "Bilginin gerçek ve tek kaynağı fiziksel bilimlerdir." diye? O zaman ahlaki da herhangi bir fiziksel bilim çerçevesinde bir tecavüzcüye, hırsıza, katile, dolandırıcıya verilecek cezayı bu şekilde açıklaman lazım. Görüşünde samimiyet içeren insan bu bilgileri bunlarla izah etmeye çalışır en azından ama çoğu ateist işin bu kısmında gelince baya baya kıvırırlar. Ancak Allah objektif bir ahlak kuralı belirler ve o ceza, peygamber bile olsa herkes için geçerlidir. 

Her davranışında nasıl bir tepki verirsen ver, objektif ya da subjektik olması da farketmez bu belirli şekillerde davranmak zorundasın. Ötesinde davranamazsın, çünkü yapında bu hiçbir zaman yok ve de asla olmayacak. Ahlaklı bir insan olmak Allah'a ihtiyaç yok çünkü sosyolojik duruma ve insanların değişken yani subjektif ahlak anlayışlarına göre de "Ahlaklı, ahlaksız" olabilirsiniz. Tek ölçütü Allah değildir ancak insanüstü bir esas ve tamamen, bütün evren ve bütün insanlık için adil, tarafsız bütün ahlak kuralları için mecburen Allah'a ihtiyacımız var. Bunun asla hiçbir alternatifi de yoktur. Ne derseniz diyin bu ahlak kuralları insanlar tarafından konursa o kuralları koyanlar, o suçları işledikleri zaman 5 gr. bile olsa kendisine mutlaka torpil geçecektir. 

Ya da cezayı yememek adına bütün cezadan kaçış eylemlerini tek tek gerçekleştirecektir. En basiti şu anda sivil hayatımızı "Cumhuriyet Anayasası" belirliyor. Ancak "Anayasa" hiçbir zaman asla %100 verimle uygulanamamıştır. İlk yıllarda bile mutlaka eksik çıkacaktır. Yakın Tarihi araştırmak hiç de zor bir şey değil. %90 verim alınmıştır o yıllarda ama mutlaka bir takım el altı işler daima olmuştur. Son 15 yılda ise bu durum daha aleni ve Anayasa'nın sadece adı var. Her neyse konudan sapmayalım.

Çünkü Allah, peygamberin bile gözüne hiçbir zaman gerekirse bakmaz bu ayetlerde olduğu gibi.

"Andolsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun." - Zümer 65

Bak en basitinden şirk koşmakta Allah peygambere bile acımazken, şimdi bak etrafına "Çalıyor ama yol yapıyor." diyen zihniyeti mi tercih edersin, yoksa bu ayeti mi? Başkasının sarılmasına gelince kıyameti koparıp "Namus elden gidiyor!" diye çığırtkan yapanları ama Ensar'da çocuklara tecavüz eden iğrenç pedofili vakalarının kafasını mı tercih edersin? Yoksa her hak ve iffet tecavüzünü kasıtlı olarak yapanı cehenneme atacak olan bir Allah inancını mı?

Ben 9999999999 kere de Allah derim. Çünkü insan nankördür, çünkü insan şerefsizin en önde gidenidir ve 2 ayaklı olan insan dünyanın en tiksinç hayvanıdır. Ben de dahilim bu hayvanlık kategorisinde merak etme. Çünkü Allah adildir. Oysa biz duygusalız, Allah duygusal değil adildir. Şöyle anlatayım normalde kızına bir kapkaç yapılsa ve daha sonra ona tecavüz edilse sen o kapkaçı yapan ya da yapanlar için en ağır cezayı istersin. Ancak aynı suçu senin oğlun işlerse içten içe "10 yıl değil de 3-4 yıl yesin, iyi halden de az daha indirim alsın." diye Allah'a etmediğin dua şekli kalmaz. Çünkü sen duygusalsın, sana yapılınca en ağırı ama senin çocuğun yapınca asla karşı tarafın yani karşı anne ve babanın, onların çocuğunun çektiği psikolojiyi asla anlayamayacaksın. 

4. Argüman = New Ateizm'in Birick Prensi Richard Dawkins ve Tanrı Yanılgısı Kitabı Hakkında

Cevap = Ülkemzde bu ateizmin peşinden giden hiç azımsanmayacak bir kitle var. Dawkins'in kitaplarını hepsini şahsen okumadım. Çünkü merak etmedim. Ancak bazı görüşlerini ciddi bir süre zarfında dinledim, bazı makalelerini okudum ve birkaç yazısını da okudum. Tanrı Yanılgısı adlı kitabını bitirmesem de ciddi bir şekilde göz attım. Yüzeysel oluşu buralardan bile fazlaca belli. 

Aşağıda yüzeysel bakışının aslında Tanrı'ya istemsizce sunduğu bir kanıt olduğunu anlatacağım. Tanrı Yanılgısı kitabında bile dinleri eleştiren bölümün adı "Dinin Sakıncası Nedir ve Dine Neden Düşman Olmak Gerekir?" gel 2 kan davası açalım birbirimize istersen birader. Bu adam bizleri tarafsız eleştirecek öyle mi?! Akıl tutulması yaşamadıkça bu sorunun net cevabı Hayırdır. Yine de kitaba ince bir eleştiri getireceğim bazı kısımlarına. Merak duygusu olan herkes internetten pdf'ini bulabilir.

Ateizm'e Dawkins'in kitabında sunduğu kanıtlarından bir tanesi "Nihai Boeng 747 ve Doğal Seçilim" kısımlarıdır. Kendisi Fred Hoyle'dan olduğuna dair ve gülünç olarak tabir ettiği durumu kısaca anlatıyorum. Hoyle'a göre "Dünyanın kendiliğinden oluşması, her şeyi silip savuran bir kasırganın, kasırgasında savurduğu bir yığın hurda parçalarının raslantısal olarak tamamen %100 verim ile çalışacak bir Boeng 747 oluşturmasından bile daha düşük bir ihtimal." bu durum Dawkins, bunu teistler sever çünkü bunu Tanrı ile izah ederler ama bu kanıt teizmin aksine kullanılmalı diye izah etmekte. (1) Bunun bilincini de Darwin'in "Doğal Seleksiyon" dediğimiz olay sağlamaktaymış. (2)

Doğal Seleksiyon, bizi Tasarım yanılsamasından kurtarıyormuş. Aferin o doğal seleksiyona. Kızım olsa veririm o derece takdir ettim bak şimdi. Neyse, cevabı sonra vereceğim. Dawkins paşanın dediklerine tam gaz devam. Dawkins bu bilinçlenme ile işin bağlantılı olan kısmını Feministler sayesinde farketmiş. (3) Daha sonra Douglas Adams adlı bir adam bu şekilde kökten ateist olmuş ve kökten ateizminde Dawkins başka 2 kitabı fazlasıyla etkili olmuş. (4) Doğal Seçilim diye diye öve öve bitiremiyor ve hiçbir sonuca varamıyor. (5) 

Baya baya kanıt dedi ama kanıta dair hiçbir şey göremedik. İşin felsefesini yapmaya çalışmış ama rezil ötesi bir filozofluk denemesi olmuş. Aslında saçmalamış ama ben kılıfı filozofluk denemesi olarak buldum. Yok ölümü beni ağlattı da bilmem ne de, oğlum argüman sunuyorsun sen argüman! Argümanın içerisinde Duygusallığa yer olur mu arkadaşım ya!

Her neyse, tipik ateizm işte. Şimdi Doğal Seçilim nedir? Doğal Seçilim ; 

Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma. Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Size şöyle bir örnek vereyim. Bir çıta ve bir geyik popülasyonu düşünelim. 

Çıta hızlı bir hayvandır ve avlarında geyiklerinden arasından yavaş olanları avlayacak ve onları mideye afiyetle indirecektir. Tam tersi mantık ile de, çıtaların yavaş olanları uzunca bir süre avlanmalardan başarısız olacaktır ve başarısız avlar sonucu açlıktan can verecektir. Böylece, çıtaların hızlı olanları ile geyiklerin hızlı olanları hayatta kalacak ve çiftleşme zamanına yaşayan bu türler üreyecektir. Bu süreç kalıtım ile de bir sonraki nesile geçecektir. Bu şekilde her türün, doğal adaptasyon şartlarına uymayanları popülasyondan bir bir yok olacakken, yerlerine adaptasyonu sağlayan çıtalar ve geyikler gelecektir. Bu popülasyonda da nesillerden nesle daha güçlü olanlar için diğer yavaş olanlara kıyasla daha az ölümler olacaktır ve de hem çıtalar, hem de geyikler daha hızlı hayvanlar olacaklardır.

İlerleyen kısımlarda bu bölüm var, adını sonra vereceğim. Kendisine "Watchtower Bible and Tract Society" kuruluşundan "Yaşam, Buraya Nasıl Geldim?" kitabında bölümün adı olan "İndirgenemez Karmaşıklık" (6) kısmında sürekli bu kitabı eleştiriden öteye gidemediğini görüyoruz. Bölümün iççinde tekrar Doğal Seçilim'in muhteşem bir kanıt olduğuna değiniyor. (7) Ancak yine berbat ötesi bir filozofluk deneyimini de "İndirgenemez Karmaşlıklık" başlığı adı altında görüyoruz. Berbat ötesi çünkü sürekli ek kaynaklarla aşırı bağımlı bir açıklama tarzı var. Sürekli görüş içinde bir sıkışma, her sıkışmayı da Newton olsun, başka kaynaklar olsun sürekli bu sıkışıklık topundan ek kaynaklarla göstererek kurtulma çabası var. Bir futbol maçında rakip takımın yoğun hücüm pres altında kalana stoper oyuncusu gibi topu sürekli taca atıyor. 

Kıyas ile bölümü geçirmiş tamamen ve "Tesadüfen" oluşmasa da bu delillerin, Yaratıcı'ya da kesin bir çıkış olmadığını ve tek alternatifin bu olmadığına değinmiş. Bunu yaparken de yine berbat bir filozofluk deneyimi var. Dine Düşman olma kısmına gelelim biraz da.

Yapısı gereği pek yüzleşmeleri sevmiyormuş. İlk paragraf tamamen defalarca nasıl Celal Şengör, Caner Taslaman'ın meydan okumalarından defalarca kaçtıysa aynı şekilde Richard Dawkins de, William Lane Craig'den defalarca kaçmıştır ve teke tek tartışmaları defalarca reddetmiştir. Ama Celal Şengör ve Kerem Cankoçak gibilerini Cübbeli Ahmet tartışmaya davet etse, Nihat Hatipoğlu tartışmaya davet etse kazanacağını bildiğinden Usain Bolt gibi sprint atarak giderler hem de!

Celal Şengör'ün kütüphanesinde 523623623 tane kitap olması ve onun derneklere üye olması, Caner Taslaman'a karşı hiçbir üstünlük sağlamaz. Sadece bir şeyleri bilen birisi olduğuna dair gayet olumlu bir fikir verir. Kaldı ki daha Darwin ile Lamarick Evrim Teorilerini karıştıran bir elemandan bahsediyoruz. En güvendiğiniz adam buysa, siz ölmüşsünüz gömeniniz yok oğlum ehehe.

Dawkins reyize dönelim. Mikrofonları bilimin ışığıyla aydınlanan ABD'ye çeviriyoruz. Abimiz "Ben din Karşıtı bir savaşçı olarak anılıyorum ama ben bu din karşıtlığımı sadece kelimelerle yapıyorum. Siz inananlar gibi, kimsenin kafasını kesmiyorum, bombalamıyorum, taşlamıyorum ve çarmıha gerip yakmıyorum." diyor (8) Klasik ajitasyon bu bir kere Dawkins. Kendisi bağnaz bir ateist olmadığını yanıtlayacağını söylüyor ufaktan. (9) Bağnaz olmadığını ve bunu gördükleri realite sonucu yaptığını anlatıyor. Ayrıca eleştirinin yani "Dine Düşman" olmasını tamamen "Şiddet ve Eşcinsellere" Afganistan'da vb. müslüman ülkelerde, ya da muhafazakar Hristiyanların yaptığı eylemlerle olduğunu izah ediyor. Kürtaj konusunda da dincilerin tutumunu eleştiriyor. Kısacası geri zihniyetli toplumların eylemlerini uzunca anlatıyor. Ayrıca çocuklara dinin bağnazca dayatıldığını falan anlatıyor bu bölümde. (10) 

Okurken uykum geldi yemin ediyorum. En az 6-7 kere esnedim o satırları okurken, masal mı okudum argüman mı belli değil! Zaten ilerleyen bölümün adı da "Çocuklar, İstismar ve Dinden Kaçış". Kitap hakkında bu kadar eleştiri yeter. Gördüğünüz gibi bizim de karşı olduğumuz onlarca mevzuyu, biz destekliyoruz gibi anlatıyor ötesi değil. Dawkins zaman kaybıdır dostlar. İnanın ondan daha entellektüel ve gayet sıradan hayatını sürdüren ateistler var. 

William Lane Craig adlı muhteşem bir adam var duydunuz mu? Google yapın kendisini ve bol bol videolarını izleyin. Craig baba Ateistlerin tırstığı yegane adamlardan birisidir. Birçok ateiste karşı tek tabanca bile yeter! Lawrence Krauus, John Shook vb. hepsine karşı tek tabanca tartışmıştır hiç çekinmeden. Craig abimizle dini görüşlerimiz aynı değil maalesef. Onun Hristiyan olması bayağı üzücü. Ancak iş Ateizm olunca bu babayla aynı safta yer almak, Allah'ın muuazzam bir nimeti. Zira bu adam bizim ülkeye göre "5 Adet Caner Taslaman + 6 Adet Emre Dorman" ediyor diyeyim tek bünyede, siz anlayın. Dört yapraklı yonca gibi muazzam nadir filozoflardandır kendisi. Kendisinin Dawkins hakkında şöyle bir tespiti var ;

"Dawkins çok popüler. Çünkü insanlar gelişmiş düşünmekten ve mantıklı argümanlar kurmaktan fazlasıyla uzaklar. Özellikle çoğu gençlerin, hayatlarında hiç kritik düşünme ve doğru argüman ile yüzleşemediklerinden endişe duyuyorum. Bu yüzden Dawkins gibilerinin eserlerinin esiri oluyorlar ama bu eserlere verilen daha gelişmiş cevapları okumuyorlar."

Harika bir tespit baba ver o elini öpeyim ehehe. Şakası bir yana, cidden muazzam tam el öpülesi bir nokta atışı. Bana da birkaç ateist cevap verdi ama verirken cevapları bayağı sığ cevaplar. Dahası "Manıtklı ve tutarlı" karşı fikirleri bile yok. İşlerine gelen 3-5 arkeolojik, fizik delillerini alıp zürafanın 5 cm'lık gidecek sinire, "Çok gereksiz U dönüşü yapmış bu laringeal siniri, halbuki 5 cm gitse akıllıca olurdu. Bu hiç bir mühendislik harikası değil. Tanrı yok oley!" bu yüzden bir Tanrı yok gibi Dawkins reyizlerinin abidik muhalefetlere başvururlar. Kaldı ki o sinir videosunu Youtube'da izlemiş ya da izleyecek arkadaşlara bir cevap. Dawkins o videoda Zürafa otopsisi yapıyor diğer ateistlerle birlikte. İngilizcesi olan arkadaşlara bu kaynakları kaynakça kısmında sırayla koyacağım.

Aşağıda kaynakça kısmında yer alan linklerden tek tek kıyaslayarak okuyabilirsiniz. Orada uzun çeviriler var. Ben özet tadında bir şeyler vereceğim ki bunu da, bilen bir arkadaştan bu bilgileri alıntıladım. Zira tıp konusunu ben bilmiyorum. İngilizcesini çevirirseniz zaten bu özet tadında bilgilerle farklı delillerle ulaşacaksınız. Her şey benim uzmanlık alanım değil zaten. Öyle bir iddiam da asla olmadı. Ancak düzgün bir akıl yürütme ve düzgün araştırmalar ile gayet makul delillere ulaşabilirsiniz. Bunu 634657. kere diyeceğim belki ama oğlum "İnternet" büyük nimet kullanın şunu! Alıntıya gelirsek eğer ; 

"Sadece laringeal siniri değil. Optik sinirde kısa yoldan gitmez ve bu iyi tasarım olarak biliniyor. Erich Blechschmidt bu tasarımın embriyonik gelişim için gerekli olduğunu evrimsel bir geçmişin olmadığını söylüyor. Embriyonik gelişmede çeşitli arterler ve diğer yapılar uzatılmalıdır, çünkü organlar bu gelişme evresinin tamamında işlevsel kalmalarına izin verecek şekilde hareket ettirilir. Dolayısıyla gelişimsel kısıtlamalardan boyun uzadıkça bu sinir aşağı doğru uzar. Zayıf tasarım olarak gözüksede tam tersi akıllı tasarımdır. Çünkü sol laringeal siniri uzun olmasına rağmen oradaki dürtüler beyinden algılanır ve sol, sağ gırtlaktaki kaslar uyumlu bir şekilde sorunsuz halde çalışmasını sağlar. Sol RLN'nin kardiyak pleksusa bazı lifler de vermesi, gelişimsel kısıtlamaların göstergesidir çünkü sinir hem boyun hem de göğüste kalpte görev yapmalıdır. Sol tekrarlayan laringeal sinir, Darwinistlerin belirttiği gibi zayıf bir şekilde tasarlanmamıştır; daha ziyade, hem akıllı hem de iyi tasarımın kanıtıdır. Tasarımın herhangi bir dezavantaj yarattığına dair bir kanıt mevcut değildir ve varolan tasarımın gelişimsel kısıtlamalardan sonuçlandığı ve ayrıca laringeal fonksiyonların ince ayarına hizmet ettiği sonucuna varan çok sayıda kanıt bulunmaktadır. RLN'nin zayıf bir tasarım olduğunu iddia eden kişi, daha iyi bir tasarımın mevcut olduğunu varsayıyor; döllenmiş ovumdan fetusa (tüm hesaplanamayan moleküler gradyanlar, tetikleyiciler, kaskadlar ve anatomik buruşmalar ve tuck'ler dahil) alternatif bir embriyonik tasarım yapılmadıkça iddia edilemez." (11), (12), (13)

Yani Dawkins, Ateizm'i güçlendireceğim derken elimize güzel bir koz veriyor. Thank you Mr. Dawkins. Türkçe teşekkür edersek anlamaz şimdi ehehe. 

Dawkins gibi "Ateistlerin Peygamberi" olarak baktıkları bir adam. Evet çoğu ateist ile konuştuğunuzda, Dawkins'e mesih, mehdi, peygamber gibi sadece "Övgü ve methiyeler" düzdüğünü göreceksiniz. Düzmüyorum diyenlerin %99.99'u yalancıdır. Ateizm sayfalarında 3 caps'den birisi mutlaka Dawkins'e ya da Celal Şengör'e aittir. 

Türkiye'de Celal Şengör ateizmi neyse, dünyada da Dawkins ateizmi o. Türkiye'de ki ateist "Darwin ile Lamarck evrim teorilerini" birbirlerine salça eder. Dünyaca ünlü olan da "Hiçliği" tanımlamaya çalışır. Bilim Allah'ı asla %100 ispatlamaz bu doğru çünkü branşları birbirinden farklıdır. İşin içine "Din" mevzusunu kattığınız an Felsefeye ve Teoloji'ye adım atmış olursunuz. Ateistler sanki biz bunu demiyormuşuz da, aksini savunuyoruz gibi bağırıyorlar. Kuzum benim, bak benim bilimle aydınlanan kardeşim, biz de aynısını diyoruz. Bize buradan yürüyemezsin, çıkmaz sokak burası senin için. 

Ayrıca olaya yine bilimsel olarak bakarsak, bilim insanlarının bunun sebebini henüz bulamamış olması onun tamamen "Olmaması" anlamına da gelmez. Yani, Tanrı yoktur ve Nietzsche gibi "Tanrı öldü." demek bilimsellikten tamamen uzak bir zırvadır. Tanrı yani Allah, bilimsel olarak %100 ispatlanamaz dediğiniz gibi şu ankİ bilim ile ancak bilimin henüz bu gerçeği bulamamış olması "Tanrı yoktur." demek için hiç yeterli bir sebep değildir. Denilecek tek cümle "Bilim onu henüz bugünkü şartlarda bulamadı." olmalıdır. Belki bir gün bilim ile de Tanrı ispatlanacak, bunun kesinliğini kimse veremez. Belki de bulamayacak ama buna dayanarak" Tanrı yoktur." demek, bilime sığ ve yüzeysel bakmaktır. Çünkü bir olayın henüz kesinleşmemiş olması, onun asla olmadığını ve olmayacağını göstermez. Bu önerme, onun gelecekte olabilir olması daima olasılık dahilindedir. 

Ayrıca Allah'ı kim yarattı kafasına gelirsek, bu kafayla "Nedensellik İlkesini" tamamen keyfi yorumlamak ya da yanlış anlaşılmasından ötürü sonsuz bir "Neden-Sonuç" silsilesi takip edeceği için bilim asla ilk nedene ulaşamayacaktır. Bu durum da Ateistlerin oldukça işine gelmektedir ama bu durumu savunan ateist, asla delil olarak hiçbir bilim dalını ve hatta bilimin kendisini kullanamaz. Çünkü bu mantık dahilinde asla "Bilim" yapmanız mümkün değildir. Bilim'e de göre bile "Her şeyi başlatan bir ana neden vardır." önermesinden yola çıkılarak bilim yapılabilir hale gelmiştir. Ateistler de bunu "Mutlak İlke" dediğimiz ana nedeni, "Madde" olarak kabul ederek Materyalist bir görüşü savunurlar. 

Ayrıca bu "New Ateizm" tayfası, hiçlikten bir şey doğurmak gibi tamamen akılsızlık ürünü olan bir yola çıkmıştır. Ancak hiçlikten bir şey doğurmanız mümkün değildir. Kaldı ki bunu okuyan ateist hiç bana "Ama hede hödö" deme senin Hz. Dawkins'in katıldığı ve kaynakçada vereceğim programda aynen şu cümleleri kuruyor ;

"Tabi ki de mantıklı olarak "Hiçlik"ten "Bir şey" meydana gelmez. Elbette ortak inancınız "Hiçlikten" "Bir şeyin" gelmesini mantıklı bulmuyor. Bu yüzden Evren "İlginç" bir şeydir. Evrenin "Hiçlikte"n oluşması için "İlginç" olmak zorundadır. Çok "Anlaşılmaz, gizemli bir şey" ancak evrenin oluşumuna sebebiyet verir. Lawrence Krauss'un bahsettiği bir "Hiçlik" ya düz insan ya da bir filozofun anladığı bir "Hiçlik" olsun, bir yaratıcıdan daha basittir." (14)

Krauss bir fizikçidir ve kozmologdur. ABD'nin saygın bilim adamları arasında gösterilir ve kendisi tam Ateist olmasa, tam anlamıyla kendisi kendi deyimiyle "Bir Anti-Teist" olarak tanımlar. Anti-Teist olmasını da entellektüel ön yargılara dayandırıyor. Her neyse Krauss bizim açıdan meselenin şu kısmında önemli. Dawkins ile baya kankidir bu. Dawkins'de "Hiçlikten" "Bir şey" olacaını fiziğe dayandırıyor ve bunu fizikçiler söylüyor diyerek işin bu konusunda kendisi kankası Krauss'un koynuna sığınıyor. 

"Biyolojiyi fiziğe kaydırmalarına gayet alışkınım. Konuyu bilmediğimiz bir alana getiriyorlar. Bu alanda "Hiçlik" değilse de, bir "Basitlik" mevcut. Senin kitabından gördüm ve öğrendiğim ki bu çok şaşırtıcıydı, kelimenin tam anlamıyla "Hiçbir şey." (15)

"Öyle bir şey ki bu "Anlaşılmaz" olmalıdır. Çünkü bu şey, evrenin oluşmasına sebep oluyor." (14) 

Dawkins'in baya "Fosfor" eksikliği var. Zira sıradan bir insan bile kendisinden kat be kat daha iyi filozof çıkacaktır şüphesiz! Çünkü kendisi "Hiçliği" "Bir şey" gibi görüyor ve de ateistlerin biricik kalesi Dawkins, "Hiçlik = Bir şey" kendi savunmalarıyla birebir çelişiyor ayan beyan. 

Aşağıda program linklerini atacağım dikkatli dinlerseniz görürsünüz. Çünkü hiçliği basit bir şey gibi görüyor ama hiçlik basit de değildir. Çünkü bir şeyin "Basit" olabilmesi için bile "Var olması" lazım, bir "Hiçlik" olması değil. Hiçlik, yokluğu ve hiçliği temsil eder. Var olmayan bir şey için, var olanlara dair hiçbir sıfatı da kullanamazsınız. Bilal'e anlatır gibi anlattım. Bilim ışıkçısı ateistlere bunun matematiksel izahını da yapayım ;

Bazılarının kafası karışabilir, gayet normaldir. Çünkü hiçbir şeyi anlatmaya çalışıyorlar. Hiçbir şeyi bir şey olarak anlatıp en sonunda hiçbir şey olarak geri sunuyorlar. Formülle anlatılacak olursa;

Hiçlik = Hiçliktir. Matematiksel olarak 0=0 olayıdır. Ancak ateistler yeni formüller geliştirmeye çalışıyorlar sırf bizi komik duruma düşürmek için ancak acınası ve zavallı bir hale düşüyorlar. Sonra da komedi başlıyor. 

Dawkins'e göre şöyle özetleyebiliriz. 

Felsefe izahı - Matematik izahı

Hiçbirşey = Çok küçük birşey - 0=0,000001 
Hiçbirşey = Anlatılmaz gizemli bir şey - 0= x [x 0 haricinde bir sayıymış ama 0 hükmündeymiş]
Hiçbirşey = Birşey - 0=5 
Hiçbirşey = Birşey - 0=5 [Öyle bir şey ki, onu ilginç kılan da budur.] 

L. Krauss göre;

Hiçbirşey = Kuantum dalgalanmaları - 0 = x [x birşey ama sıfırmış yani x=1 dersek x=0 oluyormuş]

Bu ne arkadaşım ya. Matematiğe tecavüz ettiniz birader. Çarpma işleminin yutan eleman vasfını kullanmış. Bunlara bilimsel konuşuyor diyenler var bir de. Hiçlik de bir şeydir ama bu hiçlik, yokluğu temsil eder. Basit bir hesabı komplike yaparak üste çıkmaya çalışıyorlar. Halbuki hesabın komplikesi de bizden yana. Tanrı Yanılgısına kitabında yukarıda "Boeng 747" kısmında bir isim demiştim. Fred Hoyle hatırladın mı? 

Heh bu Fred Hoyle, ilk yıllarda baya sağlam bir ateistti. Hatta ateizmi astronomi alanında tek başına sırtlamaya çalışan Nobel Ödüllü Fred Hoyle, en sonunda düşüncesini değiştirdi. Babanın lafı aynen böyle ; 

"Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir. Bunun nedeni bilimsel değil, psikolojiktir." (16)

William Lane Craig'den bahsetmiştim. Kendisinden 2 adet video ile yazıyı sonlandıracağım. Bu kısımları da anlatırsam yazı iyice sıkıcı olur ve bu argüman zaten bir "Dawkins'e karşı yazı" tadında oldu. Diğer argümanlara da kısa yanıtlar verdim zira bu kısım biz "Müslümanlar" adına çok önemli.

Zira karşılaşılan her 10 Ateistten 8'i Dawkins'in hasta hayranıdır. Craig, Dawkins'i en az 5-6 kere tartışmaya davet ediyor. Tıpkı Taslaman'ın Şengör'ü 2-3 kere daveti gibi ve bilin bakalım ne oluyor! Gelmiyor ve çeşitli bahanelerle yüzleşmekten kaçıyor. Bunun üzerine Craig, Dawkins'in bütün argümanlarını üşenmeden okuyor, araştırıyor ve "Dawkins'in Boş Sandalyesi" adında bir şey yapıyor ki, bu Dawkins'in paramparça olduğu bir şovdur. Craig reyizi bu yüzden çok seviyorum lan ehehe.




Oğlum bu adamı öğreteceğim hepinize. Baba tam muazzam donanımlı bir "Anti-Ateizm" bilmiş herkese vermiş odunu. Buyurun bu 1. Video. Burada "Ontolojik Argüman" konusunda veriyor çoşkuyu.

Bu videoda da, Tanrı'nın varlığını "Kozmolojik delillerle" gayet tutarlı bir şekilde izah ediyor ve de Dawkins'in itirazlarına cevap veriyor.



Kaynakçayı de ekleyerek ben yazıyı sonlandırıyorum. Bu yazıyı ateist forumlarında ve bilimum her ateist arkadaşınıza seriyi sıra sıra okutarak paylaşabilir. Sonra da onu bu yazıma, Kur'an'ın Allah katından olduğunu ispatlayan yazıma gönderebilirsiniz.

Haydi bana eyvallah. 

KAYNAKÇA ;

1- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 108 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
2- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 109 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
3- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 110 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
4- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 111 ve 112 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
5- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 113 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
6- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 114 - 119 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
7- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 116 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
8- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 258 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
9- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 259 - Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
10- Tanrı Yangılsı - Richard Dawkins s: 259 - 292 Çeviren : Tunç Tuncay Bilgin - Kuzey Yayınları - Düzeltilmiş Baskı Mayıs 2009.
11- Laringeal Sinir Hakkında 1. Kaynak = http://creation.com/recurrent-laryngeal-nerve-design
12- Laringeal Sinir Hakkında 2. Kaynak = https://www.evolutionnews.org/2010/10/the_recurrent_laryngeal_nerve_/ 
13- Laringeal Sinir Hakkında 3. Kaynak = http://www.icr.org/article/recurrent-laryngeal-nerve-not-evidence/ 
14- Dawkins vs. Kardinal Pell - Ateizm vs. Katolik Klisesi = https://www.youtube.com/watch?v=dXW3AMm0TwY
15- Something From Nothing A Conversation - Richard Dawkins & Lawrence Krauss - 4 Şubat 2012 = https://www.youtube.com/watch?v=gH9UvnrARf8
16- Fred Hoyle-Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, New York, Simon & Schuster, 1984, s: 130

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder